top of page

Doğum günü: Attilâ İlhan, Fakir Baykurt, Muzaffer Tema, Hüseyin Baradan...

  • Yazarın fotoğrafı: HaberciGazete
    HaberciGazete
  • 15 Haz
  • 12 dakikada okunur
ree

Bugün 15 Haziran. Attilâ İlhan, Fakir Baykurt, Muzaffer Tema, Hüseyin Baradan, Saltuk Kaplangı, Ege Aydan, Ahmet Çağıran ve Ezgi Eyüboğlu'nun doğum günü.


BRT Yayın Grubu olarak aramızda olmayanları saygı ile anarken, yaşayanlara uzun, sağlıklı ve verimli yaşlar dileriz.


Doğum günü: Attilâ İlhan kimdir?

ree

Attilâ İlhan, 15 Haziran 1925’te İzmir’in Menemen ilçesinde doğdu. 11 Ekim 2005’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. İzmir’de Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu ve Karşıyaka Ortaokulu’nu bitirdi. Atatürk Lisesi’ndeki öğrenciliği sırasında Türk Ceza Kanunu’nun 141. maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Danıştay kararıyla eğitimi sürdürme hakkını kazandı. İstanbul’da Işık Lisesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki yüksek öğrenimini yarıda bıraktı.

6 yıl aralıklarla Paris’te yaşadı. Türkiye’ye döndü. Çeşitli gazete ve dergilerde çalıştı. Demokrat İzmir Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü ve Başyazarlığı’nı üstlendi. Ankara’da Bilgi Yayınevi Danışmanlığını yaptı.

Senaryolarında “Ali Kaptanoğlu” takma adını kullandı. Yeni Ortam, Dünya, Milliyet, Söz gazetelerinde köşe yazıları yazdı. Yelken ve Sanat Olayı dergilerini yönetti.

İlk şiiri olan “Balıkçı Türküsü” 1941’de Yeni Edebiyat Dergisi’nde yayınlandı. “Nevin Yıldız” takma adıyla İstanbul, “Beteroğlu” takma adıyla Yücel dergilerinde şiirleri çıktı.

1946 CHP şiir yarışmasında “Cebbaroğlu Mehemmed” şiiriyle birincilik ödülü kazandı. Bu başarıdan sonra hızla tanınıp sevildi.

Genç, Yeni Nesil, Varlık, Aile, Yirminci Asır, Seçilmiş Hikayeler, Kaynak, Ufuklar, Mavi, Yeditepe, Dost, Yelken, Ataç, Yön, Milliyet Sanat, Sanat Olayı gibi dergilerde şiirleri, deneme ve eleştirileri yayınlandı. Türk edebiyatının önemli isimleri arasına girdi.

Garip Akımı ve İkinci Yeni şiirine karşı çıktı. Mavi ya da Maviciler adıyla tanınan toplumcu gerçekçi şiir akımını başlattı.

Şiire yeni bir ses düzeni, taşkın, coşkulu bir anlatım ve kendisine özgü bir duyarlılık getirdi. Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum şiir kitaplarındaki şiirleriyle genç şair kuşağını etkiledi. Yasak Sevişmek, Elde Var Hüzün kitaplarındaki şiirlerinde divan şiiri ve şarkılardan da yararlandı.

İlk iki romanı Sokaktaki Adam ve Zenciler Birbirine Benzemez’den sonraki romanlarında tarihsel konulara ağırlık vermeye başladı. Bu tür romanlarında öz Türkçe akımına karşı çıktı.


Doğum günü: Fakir Baykurt kimdir?

ree
Tarık Kırat, Yaşar Yalçın, Osman Akpürçek, C. Kurtbay, H. Durukan, Mehmet Gazi takmaadlarını da kullandı.
(d. 15 Haziran 1929 / ö. 11 Ekim 1999)
Yazar, Eğitimci



Asıl adı Tahir olan Fakir Baykurt, Burdur’un Yeşilova ilçesinin Akçaköy’ünde doğdu. Tahir ismini resmî bulan Baykurt, takma adı olsun istedi. Bir gün postadan onun adına gelecek olan evrak yanlışlıkla Fakir Baykurt’a diye geldi ve aradığı adı buldu. Annesi Elif, Kara Aliler’in kızı; babası Kara Veli, Dütçeler’den idi. Babasının yaşamında yokluk, askerlik ve mahkemeler bitmedi; iki yılda döneceği askerlik hayatı 14 yıl sürdü, birçok cephede savaştı. Kara Elif’in dünyaya getirdiği sekiz çocuğun altısı hayatta kaldı. Baykurt, dokuz yaşında iken babası kağnıdan düşüp hayatını kaybetti (Cevdet Kudret 2009: 391; Şermet 2007: 11-13).

1936’da ilkokula başladı. Babasının ölümü üzerine köye gelen dayısı onu Burhaniye’ye götüreceğini ve okutacağını söyledi. Okumayı isteyen Baykurt dayısı ile gitti ancak bu onun için sürgün oldu. Dayısı vaatlerini yerine getirmeyerek Baykurt’u çalıştırdı. İkinci Dünya Harbi başlayınca dayısı orduya çağrıldı, Baykurt bir süre yengesine ve dayısının çocuklarına baktıktan sonra köyüne geri döndü. İlköğretimden mezun olduktan sonra enstitüye başvurmak üzere Gönen’e gitti. 1948'de enstitüden mezun olan yazar, Kavacık’ta öğretmenliğe başladı. 1951'de Muzaffer Hanım’la evlendi. Bu evlilikten Işık, Tonguç ve Sönmez adını verdikleri çocukları oldu (Yanardağ 2005: 12).

Kavacık’tan sonra Dereköy’de öğretmenlik yaptı. Gazi Eğitim Edebiyat Bölümü'nü 1955'te başarıyla tamamladı. Sivas Lisesi'ne tayini çıktı. Hafik Ortaokulu'nda Türkçe öğretmeni olarak görevlendirildi. Askerlik görevini bitirdikten sonra 1959 Eylül ayında Şavşat Ortaokulu'nda göreve başladı. Aynı yıl Ankara’daki Teknik Öğretim Müsteşarlığı Yapı İşleri Bölümü'ne ataması yapıldı. Daha sonra Millî Eğitim Bakanlığı'nda ilköğretim müfettişi olarak çalıştı. 1962’de Bakanlığın bir yurtdışı projesi kapsamında eğitim almak üzere Amerika’ya gönderildi. 1965'te Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) başkanı oldu. Daha sonra Millî Folklor Enstitüsü'nde uzman olarak çalıştı. 1969'da Gaziantep’in Islahiye ilçesindeki Fevzipaşa Ortaokulu'nda göreve başladı. 1970’te ODTÜ Halkla İlişkiler ve Yayım Müdürlüğü'ne getirildi. 1977'de İsveç’te öğretmen yetiştirme çalışmalarına katıldı. 1978’de Kültür Bakanlığı'nda danışman oldu. Daha sonra Almanya’da RAA adlı bir eğitim merkezinde beş yıl çalıştı. Bu görevi bitince Duisburg’da bir ortaokulda öğretmenlik yaptı. 1990'da Pestalozzi okulunda ders vermeye başladı ve 1995’te emekliye ayrıldı. 2 Eylül 1999 tarihinde karaciğer tahlil sonuçlarının kötü çıkması üzerine Essen Üniversitesi Kliniğine havale edildi. Baykurt, 11 Ekim 1999 günü pankreas kanserine yenik düşerek hayatını kaybetti. Türkiye Yazarlar Sendikası önünde yapılan törenle 14 Ekim 1999’da Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi (Şermet 2007: 14-47; Yanardağ 2005: 1-20).

Yazma serüvenine ilkokul öğrencisiyken hece şiirleri yazarak başladı. Gönen Köy Enstitüsü'nde öğretmenleri de şiir yazmasını teşvik etti. Derslerdeki başarısından dolayı okul kitaplığında görevlendirildi, bu sayede edebiyat dergi ve gazetelerini okuma fırsatı buldu. 1945'te Türk’e Doğru dergisinde “Fesleğen Kokuluma” adlı ilk şiiri çıktı. Şiirin kendisini eğittiğini söyleyen yazar, şiir uğraşılarıyla birlikte diğer edebî türlere de yöneldi. Şiir çalışmalarından sonra köy notları yazmaya başladı. Bunlar, hikâye ve romana geçişinin bir hazırlık safhası niteliğindeydi. Köy gerçekliğini başlangıçta hikâye ile vermeye başladı. Hikâyecilikteki kabiliyetini romancılık takip etti (Yanardağ 2005: 62-71).

İlk kitabı, 11 öyküden oluşan Çilli (1955) adlı eseri oldu. “Kavacık öyküleri” dediği bu hikâyelerde köy yaşayışını anlattı. İlk romanı, Yılanların Öcü’nde (1959) varsıl-yoksul mücadelesini ele aldı. Bu romanıyla Yunus Nadi Roman Ödülü’nü aldığında büyük bir ilgi topladı. Efendilik Savaşı (1959) adlı kitabı, köydeki yaşayışı ve olayları anlatan hikâyelerden oluştu. Irazcanın Dirliği (1961) romanı, Yılanların Öcü romanının devamı niteliğinde oldu. Onuncu Köy (1961) adlı romanda enstitü mezunu bir öğretmenin köylüyü bilinçlendirme çabası yer aldı. Karın Ağrısı (1961) adlı hikâye kitabında köye dair gözlemlerini yansıttı. Cüce (1964) adlı hikâye kitabında Şavşatlı bir köylünün acı durumunu işledi. Bu üç eser, daha sonra Remzi Kitabevi tarafından Çilli-Karın Ağrısı-Cüce adıyla 1971’de tek kitap olarak yayımlandı. Amerikan Sargısı (1967) adlı romanda, Amerikancı politikaların halka yansıması ve bunun gülünç sonuçları işlendi. Kaplumbağalar (1967) adlı romanda bir köy eğitmeninin, köyün yaşamını değiştirme çabası yer aldı. Tırpan (1970), TRT Roman Ödülü'nü aldı. Tırpan’da yaşlı bir ağa ile evlenmek istemeyen bir genç kızın, kaderine karşı gelerek ve direnerek var olma savaşını anlattı. Anadolu Garajı’nda (1970) hikâye unsurlarını daha sağlam bir şekilde kullanmaya başladı. İlk hikâyelerinde dikkat çeken mahalli özelliklerin azaldığı görüldü. On Binlerce Kağnı’daki (1971) hikâyelerin kaynağını halk oluşturdu. Köygöçüren (1973) romanında köyün su problemi işlendi. 21 hikâyenin yer aldığı Can Parası (1973) adlı eserle Sait Faik Hikâye Armağanı’nı aldı. İçerdeki Oğul’da (1974), cezaevinde kaldığı dönemlerde tanıdığı insanların yaşamlarını hikâye etti. Keklik (1975) romanında haksızlığın, ahlaksızlığın olduğu bir memlekette, biri genç biri yaşlı iki yüreğin her şeye rağmen doğrudan, adaletten yana olduğu mesajını işledi. Sınırdaki Ölü’de (1975) 25 hikâyenin üçü ödül aldı. Irazca Üçlemesi’nin devamı olan Kara Ahmet Destanı 1977’de yayımlandı. Yılanların Öcü, Irazca’nın Dirliği, Kara Ahmet Destanı adı altında edebiyat tarihlerine “Irazca Üçlemesi” olarak geçen romanların esas kahramanı Irazca, marjinal karakterli yaşlı kadınların ilk örneklerindendir. Yayla (1977) romanını yazmadan önce romanla ilgili dil ve çevre araştırmaları için üç hafta Toroslar’da kaldı. Kalekale’de (1978); üretken, yaratıcı, koşullarını değerlendirip değiştirebilen insanların hikâyelerini yazdı. Barış Çöreği’ndeki (1982) hikâyeleri, Almanya’da yaşayan göçmen çocukların gözüyle yazdı. Gece Vardiyası (1982) hikâye kitabı, Türk işçilerinin ağır çalışma koşullarını anlattı. Bu hikâyeler, yazarın bizzat gözlemlediği ya da Türk işçilerinden dinleyip yazdığı hikâyelerden oluştu. Gece Vardiyası ile Alman Endüstri Birliği (BDI)’nin Yazın Ödülü’nü aldı (1985). Yüksek Fırınlar (1983) romanında, aynı kültürden iki insanın farklı bir kültür ortamında yaşadıkları çatışmayı ele aldı. 1986’da yayımlanan Duisburg Treni kitabında Almanya’da kaldığı 1979-1985 yıllarında yazdığı hikâyeleri topladı. Duisburg üçlemesinin ikincisi olan Koca Ren (1986) kitabında, Türkiye’nin Duisburg’tan görünümünü romanlaştırdı (Kaplan 1997; Enginün 2002; Şermet 2007; Yanardağ 2005).

Edebiyata şiirle başlayan Baykurt iki şiir kitabı yayımladı: Bir Uzun Yol (1989) ve Ateş Dikenleri (1997).

Fakir Baykurt, 1950’li yıllarda edebiyat dünyasına girdi. Ona göre sanatın görevi “engelleri aşmak, devrim yapmak”tı. Roman ve hikâyeye, hayata karşı tavır almayı ve devrimci tutuma yönelmeyi sağlama görevi yükledi. Yazara göre sanatçının ve sanatın gayesi, toplum sorunlarına eğilmek, kitleleri uyandırmak ve bilinçlendirmek olmalı idi. Ele aldığı konuyu, işlediği sorunu eleştirel gerçekçi bir bakışla yansıttı. Hikâyelerinde köy gerçeklerini, köyün değişik kesimlerinden portrelerini, köydeki insanların acılarını, dertlerini, sorunlarını işledi. Eserlerinde kırsal kesim insanının yaşama biçimini, sorunlarını, ilişkilerini gözleme yaslanarak anlattı. Romanlarında köylünün kader saydığı yoksulluktan kurtulması için mücadeleci tiplerin gerekliliğini vurguladı. Bu konuda en olumlu eleştirileri Kaplumbağalar romanı ile aldı. Bununla birlikte Baykurt, roman ve hikâyelerine Türkiye’de yaşanan yapısal değişimi dönemsel olarak yansıtmaktan geri durmadı. Kurgusal eserlerinde izleksel bir devinim ve değişim hep görüldü (Enginün 2002: 328; Andaç 1997: 9-14; Yanardağ 2005: 74, 88, 89).

Sanatın halkla ilişki kurmasını, halktan beslenmesi gerektiğini vurguladı. Ancak eserlerinde mahalli söyleyişe yoğun olarak yer vermesi ve şiveye dayalı anlatımdaki ısrarcı tutumu eleştirilmesine sebep oldu. Baykurt’un eserleri köy romanı ya da köy edebiyatı kategorisinde değerlendirildi. Ancak yazar kendi eserleri hakkında bu yargıya olumsuz baktı. Ona göre yazdıkları köyün ya da şehrin yaşamına ayna tutmaktaydı. Baykurt, sadece köy gerçekliğini konu edinmedi. Almanya’ya göç eden Anadolu insanının iki kültür arasında kalmışlığını, yeni kimlik arayışını, farklı bir kültüre entegrasyon sürecinde yaşadığı değişim ve sorunları, kuşaklar arası çatışma ve farklılıklarını da anlattı (Komisyon 2010: 194-196; Şermet 2007: 85-87, 90-92; Yanardağ 2005: 458-479).

Romanları, hikâyeleri, şiirleri, denemeleri, öz yaşam öyküsü, çocuk kitapları, halk masalları, değerlendirme yazıları ile eserleri çeşitlilik gösterdi. Kendi ifadesine göre onun için en uygun tür, romandı. Bir söyleşide hikâye türünü ciddiye almasında etkili isimler olarak Sabahattin Ali, Sait Faik, Çehov ve Hemingway’i sayan Baykurt, romana geçişte hikâyeyi bir basamak olarak görmediğini belirtti (Andaç 1997: 23). 1955’ten 2000’lere uzanan tarihî zaman içinde yaşanan olaylar ve bu olayların özellikle “köy insanı” üzerindeki yansımalarını eserlerine taşıdı. Baykurt’un birçok eseri Almanca, Fransızca, Hollandaca, Bulgarca, Rusça ve Gürcüceye çevrilerek yayımlandı.

Yazar: DR. ÖĞR. ÜYESİ CELAL ASLAN

Doğum günü Muzaffer Tema kimdir?

ree

Doğum Tarihi

15 Haziran 1919

Doğum Yeri

Beşiktaş-İstanbul

Ölüm Tarihi

04 Ekim 2011

Ölüm Yeri

Çeşme / İzmir

Eğitim

İstanbul Belediye Konservatuarı

BiYOGRAFİ

Dallas'ta iki sene Türk-Amerikan Derneği başkanlığı yaptı. İZMİR’in Çeşme İlçesi’ndeki evinde dün sabah 92 yaşında vefat eden Türk sinemasının unutulmaz aktörlerinden Muzaffer Tema’nın cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından Çeşme Yeni Mezarlık’ta gözyaşları içinde toprağa verildi. Geçirdiği beyin enfarktüsü sonrası solumun yetmezliği nedeniyle dün saat 09.15’te Çeşme’deki evinde vefat eden Türk sinemasının unutulmaz jönü Muzaffer Tema için bugün cenaze töreni düzenlendi. Türkiye’yi Hollywood’ta temsil eden Tema’nın cenazesine, eşi İnci Tema, oğlu Alper Tema, beşinci eşi Gülay Armen, akrabaları, Çeşme Belediye Başkanı CHP’li Faik Tütüncüoğlu, Kaymakam İnci Sezer Becel, Devlet Tiyatrosu Sanatçısı ve Tema’nın kayınbiraderi Erol Aksoy, MHP İlçe Başkanı Gazi Fildir, AK Parti İl Genel Meclis üyesi Arif Barata, gazeteci Yaşar Aksoy, son 5 yılını geçirdiği Çeşme Ege Kent Sitesi’ndeki dostları ve hayranları katıldı. Sanat camiasından ise Erkin Koray, Çeşmeli TSM sanatçısı Kurtul Akın ve Yeşilçam’da yıllarca figüranlık yapmış Fuat Aykut sanatçıyı son yolculuğunda yalnız bırakmadı. Tema’nın cenazesi, Ilıca Zekiye Boyacı Camisi’nde öğle namazı sonrasında kılınan cenaze namazının ardından Çeşme Yeni Mezarlık’ta toprağa verildi. Sanatçının eşi İnci Tema, oğlu Alper Tema ve beşinci eşi Gülay Tema (oğlunun annesi) mezarlıkta taziyeleri kabul etti.  


Doğum günü: Hüseyin Baradan kimdir?

ree

Gerçek Adı

Hüseyin Avni Baradan

Cinsiyet

Erkek

Doğum Tarihi

15 Haziran 1932

Doğum Yeri

İzmir

Ölüm Tarihi

30 Haziran 2004

Ölüm Yeri

İzmir

BiYOGRAFİ

Hüseyin Avni Baradan (d. 15 Haziran 1932; İzmir - ö. 30 Haziran 2004; İzmir), Türk sinema ve tiyatro oyuncusu, gazeteci. "En iyi kötü kalpli adam" olarak tanınan Hüseyin Baradan; oğlunun ifadesine göre 450 filmde, kendisinin bir röportajında yaptığı açıklamasına göre de 467 filmde oynamış bir sanatçıdır. Gazetecilik ve foto muhabirliği ile başlayan çalışma hayatında, Demokrat İzmir, Hürriyet, Ege Ekspres gazetelerinde çalıştı. İzmir'de bir lokantada otururken, tesadüfen sinemaya başlayan (1950) Hüseyin Baradan, sinemada bazen "kötü adam", bazen "arkadaş canlısı, sevimli dost" karakterlerini başarı ile canlandırmış bir sanatçıdır. 1970'lerde yükselen seks filmleri furyasına uymayı benimsemeyen Baradan; eski mesleği foto muhabirliğine döndü. Bir süre de halkla ilişkiler alanında çalıştı. Ulusal Radyo Televizyon'un İzmir temsilciliğini yaptı. Ege-Koop basın ve halkla ilişkiler danışmanlığı yaparken, sigara yüzünden hastalanarak, 72 yaşında öldü. Uzun süre sanat hayatına sinema filmleriyle devam eden Baradan, yazdığı kitapta, bir dönem Lütfi Kopan ile Karakediler isimli bir ikili oluşturarak tiyatro yaptıklarını da anlatır. Birçok ödül ve sürekli basın kartı sahibi olan Hüseyin Baradan, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Foto Muhabirleri Derneği üyesiydi. Eşini kaybettikten sonra (2000) sağlık konusunda gençliğin bilinçlenmesi için de etkinlikler gösteren sanatçı; bir hastanenin onarımı için başlatılan kampanyaya da büyük destek vermişti. 1965 yılında ilk kez başrol oynadığı Hüseyin Baradan-Çekilin Aradan filminin adı yıllarca sinemaseverlerin diline dolanmış adeta bir özdeyiş gibi her yerde söylenir olmuştu. Hüseyin Baradan sanat yaşantısından arda kalan anılarını 1996 yılında kitap hâline de getirdi. Bu Gözler Neler Gördü adlı anı kitabı Ege-Koop yayınlarından çıkmıştı. Kabri Manisa yolu üzeri İzmir Bornova ilçe mezarlığındadır. Hüseyin Baradan'ın yaşam öyküsünü 1996 yılında yayımlanan Bu Gözler Neler Gördü adlı anı kitabının ele alınıp incelendiği ilgili Vikipedi maddesinden okuyabilirsiniz.


Doğum günü: Saltuk Kaplangı kimdir?


ree

Oyuncu, Yönetmen, Senarist, Yapımcı, Seslendirme Sanatçısı. Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, (D. 15 Haziran 1932, Çorlu / Tekirdağ – Ö. 19 Ocak 2010, İstanbul).

1946 yılında Tiyatro Terbiyesi piyesinde sahneye çıkan Kaplangı, 1950 yılında Şehir Tiyatrosu kadrosuna geçti. İstanbul Şehir Tiyatrosu ile Çocuk Tiyatrosu’nda çalıştı. Oyunculuğun yanı sıra yönetmenlik de yapan Saltuk Kaplangı, Şehir Tiyatrolarında 3 kez yönetim kurulu üyeliği, 2 kez de sahne amirliği yaptı, çok sayıda tiyatro oyununda sahne aldı.

Tiyatrodan sinemaya 1951 yılında Şafak Sökecek adlı filmle geçen Kaplangı, aktörlüğün yanı sıra yönetmen yardımcılığı yaptı, bir film yönetti ve film senaryoları yazdı. Çok sayıda film için seslendirme yapmış, çok sayıda filmin yapım ya da reji ekibinde yer almıştır.

Saltuk Kaplangı, 19 Ocak 2010 günü İstanbul’da hayatını kaybetti. 1956 yılında Şehir Tiyatroları sanatçısı Birsen Özkara (Kaplangı) ile evlenmişti. Bu evlilikten bir oğlu ve bir kızı vardır.

 

Rol Aldığı Bazı Tiyatro Oyunları:

 

Yedi Kocalı Hürmüz (2005)

Bir Tutkunun Yüzyılı / Rıfat Bey (Eniştesi) (1992)

Liliom (1953)

Pembe Evin Kaderi (1952)

Yürü Ya Kulum (1951)

İhtiras Tramvayı (1950)

 

Senaryosunu Yazdığı Film:

 

Yetim Ömer (Sinema Filmi 1957)

 

Yapımcısı Olduğu Film:

 

Suçlular Aramızda (Sinema Filmi 1964)

 

Rol Aldığı Bazı Film ve Diziler:

 

İyilik Kervanı (TV Dizisi 2008)

Kurtlar Vadisi Terör (Sinema Filmi 2007)

Misi (Ziya, TV Dizisi 2005)

Beşinci Boyut (TV Dizisi 2005)

Sırlar Dünyası / Sır Kapısı (İsmail Dede, TV Dizisi 2002)

Babam ve Biz TV Dizisi 2001)

Herkes Kendi EvindeHerkes Kendi Evinde (Mustafa)

Sinema Filmi 2000)

Kaside-i Bürde Şairi / Kaab Bin Züheyr (Seyfettin Karadayı Seslendirmesi, Sinema Filmi 1997)

Afife Jale (Sinema Filmi 1997)

Kaldırım Çiçeği (TV Dizisi 1996)

Bay Kamber (Cemil, TV Dizisi 1994)

Arayış / Abdullah-ı Tercüman Hz. (Tunus Sultanı Ebul Abbas, TV Filmi 1993)

Burnumu Keser misiniz? (TV Dizisi 1992)

Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal (Sinema Filmi 1989)

Yaprak Dökümü (Kahveci Abbas, TV Dizisi 1987)

Fethin Mucizesi (Şair Ahmet Paşa, TV Filmi 1985)

Kuruntu Ailesi (TV Dizisi 1983)

Nefret (Sinema Filmi 1978)

Mühür Gözlüm (Sinema Filmi 1967)

Avare Kız (Hayri, Sinema Filmi 1966)

Canım Sana Feda (Dr., Sinema Filmi 1965)

Akdeniz Şarkısı (Kaçak Gemici, Sinema Filmi 1963)

Küçük Hanım Avrupa'da (Prens Bin Velid, Sinema Filmi 1962)

Yabancı Adam (Sinema Filmi 1961)

Ayşem Kınalı Gelin (Mehmet, Sinema Filmi 1960)

Bağrıyanık (Hasan, Sinema Filmi 1959)

Yanıklar Köyü (Sinema Filmi 1958)

Yetim Ömer (Ali, Sinema Filmi 1957)

Ana Hasreti (Adnan, Sinema Filmi 1956)

Basmacı Güzeli (Sinema Filmi 1955)

Yaban Kız (Ali, Sinema Filmi 1954)

Yanık Ömer (Sinema Filmi 1952)

Şafak Sökecek (Ömer, Sinema Filmi 1951)


Doğum günü: Ege Aydan kimdir?

ree

Ege Aydan, 15 Haziran 1958, Ankara doğumlu bir tiyatro, sinema ve dizi oyuncusudur. Annesi Emine Sevda Aydan, opera sanatçısı ve oyuncudur; ağabeyi Efe Aydan ise milli basketbolcudur. Ege Aydan, sanat eğitimine bale ile başlamış, ancak boyunun uzunluğu nedeniyle yarıda bırakmıştır. Ankara Devlet Konservatuvarı tiyatro yüksek bölümünden mezun olmuş ve uzun yıllar 1978-1995 yılları arasında Ankara Devlet Tiyatrosu’nda görev almıştır. Aydan aynı zamanda Devlet Tiyatroları çatısı altında pek çok tiyatro oyununu sahneye koyarak yönetmiştir. Ege Aydan, kamera karşısına oyuncu olarak 1980’li yılların sonunda geçmiş ve 50’den fazla sinema ve dizi yapımında yer almıştır. En çok Asmalı Konak, Behzat Ç., Baba Evi, Kara Melek, Binbir Gece, Kavak Yelleri, Kaçak Gelinler, Dayan Yüreğim ve Üç Kuruş gibi dizilerdeki performanslarıyla tanınsa da İstanbul Kanatlarımın Altında ve Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku ve Anadolu Leoparı filmlerinde de önemli oyunculuklar sergilemiştir. Yakın zamanda Merve Kült (2023) ve Çok Aşk (2023) adlı yapımlarda yer almıştır. Ege Aydan aynı zamanda uluslararası çevrelerde de tanınmış bir ressamdır. Suluboya resim sanatı ile ilgilenen sanatçı, ilk sergisini 1982 yılında açmış ve bugüne kadar 30’a yakın sergi düzenlemiştir. Ayrıca motosikletlere de meraklıdır ve oyuncak motosiklet koleksiyonu vardır.


Doğum günü: Ezgi Eyüboğlu kimdir?


ree

Ezgi Eyüboğlu (d. 15 Haziran 1988, İstanbul), Türk oyuncudur.[1]



15 Haziran 1988 tarihinde İstanbul'da doğdu. Akdeniz Üniversitesi İktisat bölümü'nde okurken üniversitenin tiyatro kulübüne üye oldu. Oyunculukla ilk kez bu şekilde tanıştı. Daha sonra Akdeniz Üniversitesi'nden yatay geçişle İstanbul Üniversitesi'ne girdi.[2] Eğitimine devam ederken oyuncu olmak için Erberk Ajans'a kaydoldu. İktisat bölümünden mezun olduktan sonra Bahçeşehir Üniversitesi İleri Oyunculuk bölümü'nde yüksek lisans yaptı.[3] Yüksek lisans yaparken oyunculuğa 2010 yılında başladı. Önce birkaç reklam filminde oynadı. Sonra 2011 yılında atv'de yayımlanan Kalbim Seni Seçti adlı dizide rol aldı. Böylece oyunculuğa tam anlamıyla giriş yapmış oldu. 2012 yılında Muhteşem Yüzyıl dizisindeki "Aybige Hatun" rolüyle ünlendi. Daha sonra reklamlarda ve dizilerde yer almaya devam etti.[4] Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok ve Yol Arkadaşım 2 filmlerinde yer aldı. Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok filmiyle 24. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri’nde komedi dalında yardımcı rolde yılın en başarılı kadın oyuncusuna aday gösterilmiştir ve birçok ödüle de aday olmuştur. En son Şanzelize Düğün Salonu dizisinde "Eda" karakterini canlandırmıştır ve Renda Güner ajansın kayıtlı oyuncusudur.[5]

Kişisel hayatı


14 Mayıs 2016 tarihinde Kaan Yıldırım ile Esma Sultan Yalısı'nda evlendi. Çift 26 Haziran 2019 tarihinde boşandı.[6] Anne tarafından Arnavut kökenli, baba tarafından ise Trabzonludur.[7] Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Sabahattin Eyüboğlu baba tarafından akrabalarıdır.[8]

Filmografisi


Televizyon





Yıl

Yapım

Rol

Notlar

Kanal

2011

Kalbim Seni Seçti

Derin

Başrol oyuncusu

2012

Aybige

Yardımcı oyuncu

Sudan Bıkmış Balıklar

Zeynep

Başrol oyuncusu



Hemşire

Konuk oyuncu


2013-2014

Cemre Arsoy

Yardımcı oyuncu


2014

Yasak

Asude

Başrol oyuncusu

Ada Akça

Konuk oyuncu


2015

Kumsal Güçlü

Başrol oyuncusu

2017-2018

Melike / Ahsen

Başrol oyuncusu[9]

2019

Nil

Yardımcı oyuncu

2021-2022

Ceren Özdoğa /Ayşe Gür

Başrol oyuncusu[10]

2024

Defne Altınöz

Yardımcı oyuncu

İnternet





Yıl

Yapım

Rol

Notlar

Platform

2023

Şanzelize Düğün Salonu

Eda

Başrol oyuncusu

2024

Arjen

Aslı


Sinema





Yıl

Yapım

Rol

Notlar

Yönetmen

2017

Nihal

Başrol oyuncusu

2018

Çilek

Bedran Güzel


Yakında

Seans









Doğum günü: Ahmet Çağıran kimdir?

Ahmet Çağıran, (d. 15 Haziran 1978, Bursa) Türk eski futbolcudur.

ree

Kulüp takımları kariyeri


15 Haziran 1978 tarihinde Bursa'da doğdu. Futbol'a Makospor formasıyla başladı. 1 Ağustos 1997 tarihinde Aydınspor'da profesyonelliğe geçti. Daha sonra sırasıyla Altay,Çaykur Rizespor, Diyarbakırspor ve Denizlispor kulüplerinde futbol oynadı.2007 yılında Karşıyaka futbol takımına transfer oldu.2008-2009 sezonu sonunda serbest kalmıştır. 2009-2010 sezonunda Mersin İdmanyurdu' ile 2 yıllık sözleşmeye imza atmıştır.23.07.2010 tarihinde Denizlispor ile sözleşme imzaladı ve Denizlispor'un 2.ci kaptanlığını yaptı. 2011-2012 sezonu için eski takım arkadaşı ve kaptanı Yusuf Şimşek ile birlikte Turgutluspor ile anlaştı.

Millî takım kariyeri


25 Şubat 2003 İskoçya ile oynanan A2 Millî hazırlık maçı için Türkiye A2 millî futbol takımı kadrosuna davet edilen Ahmet Çağıran bu maçta forma şansi bulamamıştır.[1]

Comments


bottom of page